Antisosyal Kişilik Bozukluğu nedir? sebepleri nelerdir?
Kişilik özelliklerinin sorunlu bir biçimde şekillenmesi sonucunda, çevresiyle ve iç dünyasında sıkıntılar yaşamasına neden olan düşünme, hissetme, davranma ve insanlarla iletişim ve ilişki kurma biçimini kişinin farkında olmadan ve tutarlı bir biçimde sürdürmesi durumudur. Ya da kişinin narsistik kişilik bozukluğunun altında yatan neden almış olduğu eğitimdir. Anne-babanın yetiştirme tarzı, bireyin beğenilmeye karşı açlığına ve narsisizmin dozunu kaçırmasına neden olmuştur. Hatta eğitimden kaynaklanan narsistik kişilik bozukluklarına bakıldığında en sık rastlanılan durum çocuğu fazla öven, onu her şeyin üzerinde tutan, yanlışlarını göstermeyen bir anne ve dışlayan, uzak duran, takdir etmeyen bir babanın varlığıdır.
Kötü huylu narsisisizm nedir? Narsisistik kişilik bozukluğunda başkalarının arzu edilen özellikleri kendine aitmiş gibi sahiplenilirken, kendiliğin kabul edilmez özellikleri yansıtmalı özdeşim ile başkalarına yansıtılır. Kişi sevildiğini ya da sevilmesi gerektiğini hissetmektedir, sevilecek yegâne insan ' dur. Bu birey başkalarındaki iyiliği hissettiğinde kendisini tehdit altında görerek kişiyi değersizleştirir, denetlemeye çalışır, ilişki kurmayarak soyutlar.
Antisosyal kişilik bozukluğu veya sosyopati, çocukluk döneminde başlayıp yetişkinlik döneminde de devam eden bir kişilik bozukluğu türüdür. Doğuştan değil de sonradan edinilen bu kişilik bozukluğunun altında yatan nedenler hakkında farklı görüşler ortaya atılmakla birlikte, konu ile ilgili internet bir bilgi bulunmamaktadır. Kimilerine göre antisosyal kişilik bozukluğu, biyolojik ve genetik faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Antisosyal kişilik bozukluğu için risk faktörleri olarak düşünülen diğer durumlar, maddenin kötüye kullanımı, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), okuma bozukluğu veya davranış bozukluğu olup, çocuklarda teşhis edilmektedir. Organik beyin hasarı olarak da adlandırılan, geçici veya sürekli beyin fonksiyonlarında bozulma yaşayan insanlar, şiddet içeren veya başka türlü cezai davranış geliştirme riski altındadır. Gençler ve yetişkinlerde antisosyal belirtiler geliştirme riskini artıran yaşam deneyimleri hakkındaki teoriler, önlemede önemli ipuçları sağlar. Bu tür yaşam deneyimlerine örnek olarak, doğum öncesi ilaç kullanımı veya yetersiz beslenme öyküsü, çocukluğun fiziksel, cinsel veya duygusal istismarı; ihmal; yoksun bırakma veya terk etme; antisosyal davranışa giren akranlarla ilişki kurma; antisosyal veya alkolik bir ebeveyn gösterilebilir.
Çekingen kişilik bozukluğunun sebepleri tam olarak bilinmemektedir. Bazı araştırmacılar, kişinin yetiştirilme şekli ile alakalı olduğunu iddia etmektedir. Örneğin ailesi, kardeşleri ya da arkadaşları tarafından sürekli eleştirilmek ve reddedilmek; kişinin, kendisini değersiz olduğunu düşünmeye itmiş ve herkesin aynı şekilde davranacağını düşünmesini sağlamış olabilir.
1995 yılında çoklu kişilik bozukluğu teşhisi konulan Kim, güne kadar herhangi bir psikolojik yardım almamış. Şu anda bir sanatçı olarak hayatına devam eden Kim, kaç farklı kişiliği olduğunu bilmiyor, ancak bu sayının one hundred civarı olduğunu tahmin ediyor. Her gün 4 veya 5 farklı kişiliğin ortaya çıktığını söyleyen Kim, en baskın karakterin Patricia olduğunu başka ön plana çıkan karakterse Hayley. Hayley pedofili olayına dahil olan ve asit ve yangın saldırısında ön plana çıkan karakter.
Yukarıdaki 10 kişilik bozukluğuna geçmeden önce bunların bilimsel çalışmadan çok tarihsel süreçte gözlem yoluyla tanımlandığına dikkat çekmek gerekir. Kişilik bozukluklarını birbirinden ayırırken keskin sınırlar çizemiyoruz. Çok internet nörofizyolojik tanımlamalar yapamıyoruz. DSM - 5'te tanı ve gözlemler yoluyla mümkün olduğunca birbirinden ayrılmaya çalışıldı ancak hâlâ büyük eksikler var. Örneğin bipolar ve borderline kişilik bozukluklarını ayırmak çok güçtür Paranoid ve Şizoid kişilik bozukluklarını da birbirinden ayırt etmek kolay değildir.
Antisosyal kişilik bozukluğunun kriterleri; Spitzer, Endicott ve Robbins (1978) tarafından geliştirilmiş bulunan araştırma teşhis kriterleri ”nden alınmıştır. DSM-IV 'ün geliştirilmesi esnasında araştırma verilerine aşırı derecede önem verildiği, fakat empati yokluğu, sathî câzibe ve kendi kıymetini sun'î olarak şişirme gibi daha geleneksel psikopatik özelliklere yeterince önem verilmediği yollu bir endişe vardı. Fakat yazarlar tarafından yürütülen saha çalışmasının ön verileri, Hare ve diğ. (1992) tarafından geliştirilen Psikopati Kontrol Listesinden alınan bazı psikopati özelliklerinin güvenilir bir şekilde ölçülmelerinin zor olduğunu göstermiş, bu sebeple de teşhis kriterlerine dâhil edilmemişlerdir. Merhametsizlik bir örnektir. Antisosyal şahıs, suçluluk veya merhamet duygusu izhar edebilir yahut özürler ve mantıklılaştırmalar beyan edebilir. Fakat, bizzat suç teşkil eden fiillerin tarihçesi, çok az merhamet veya suçluluk duygusu intibaı verir.
Bu bozukluğu olan kişiler nadiren tedavi ararlar ve hangi tedavilerin işe yaradığı hakkında çok az şey bilinir. Konuşma terapi si etkili olmayabilir, çünkü şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler başkalarıyla iyi ilişkide zorluk çekmektedir. Bu nedenle tedavi, başlangıçta azalan kapasite veya sağlık uzmanı ile ilişki kurma arzusu nedeniyle zor olabilir. Bir müdahaleci olmayan destek grubu, yalnızlık duygularını ve sosyal etkileşimlerin ve yakın ilişkilerin korkularını hafifletebilir. Bireysel terapi , çoğu durumda, göreceli olarak etkisiz olduğunu kanıtlamıştır ve sıklıkla, hastalığı tamamen ortadan kaldırmaya çalışmak yerine, acil koşulları geçici olarak ele almaktadır.
Pek çok çalışma, çocuklukta yaşanan istismar ve borderline kişilik bozukluğu gelişimi arasında güçlü bir bağlantı olduğunu göstermiştir. Borderline kişilik bozukluğu olan bir çok kişi, çocukken cinsel istismara uğramak, ihmal ve ayrılık öyküleri olduğunu bildirmişlerdir. Ebeveynlerin (hem annenin hem babanın) çocuklarından duygusal olarak uzak oldukları ve çocuklarına karşı tutarsız davranışlarda bulundukları belirtilmiştir. Buna ek olarak, daha önce bir kadın bakıcı tarafından ihmâl öyküsü bildiren ve erkek bakıcı tarafından istismar edilen borderline kişilik bozukluğu olan kadınların, bakıcı olmayan biri tarafından (yani ebeveyni dışında) cinsel istismara uğrama riski daha yüksektir.